İstanbul'un Sırları 1.Bölüm

İstanbul'da ilk yerleşim ;

  İstanbul'da ilk yerleşim ; M.Ö. 4000-3000'ler arasında tarihlenmiştir. İlkYaşam izleri İstanbul'un güney batısında, marmara denizi kıyısında Küçükçekmece gölünün 1 km kuzey ucunda Altınşehir yöresindedir.
  Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi İstanbul'da da açıklanamayan birtakım gizemli, sır dolu öğelerin bulunduğu gerçeğini gözlemlemekteyiz.
  Hiç kuşkusuz bunların en önemlisi, insanlığın varoluşuyla yerinin belirlendiği, yok oluşuyla da insan neslinin yok olacağının sembolü,  Ayasofya'dır.
  Büyük Konstantin'in imparatorluk merkezini İstanbul'a getirerek şehri onarmaya başladığı 326 yılında yapıldığı kabul edilmektedir.Önceleri ''Büyük Kilise'' ismini alan mabet sonraları birçok isimle onurlandırılmı, ''Tanrı'nın hikmeti'' anlamına gelen ''Talya'' ; Ayasofya'nın en eski isimlerinden biri olmuştur. Pek çok isim verilmiş en son ''Ayasofya'' şeklinde kalmış Türkler İstanbul'u aldıktan sonra değiştirilmemiştir.
  


  Ayasofya'nın resmi açılışı ; 27 Aralık 537 olarak geçer.Justinianus açılış töreninde ''Ey Süleyman, seni geçtim.'' diyerek yapının abideviliğini , ölümsüzlüğünü dile getirmiştir.
  
  Dev yapı büyüklük bakımından dünyada dördüncü, kubbe yüksekliği yönündense beşincidir.Bu sıralamalardan daha önemli olan özelliği bugün aşina olduğumuz yaygın plan örneğinin ilki olmasıdır.
  Sofya hristyan inançları gözönüne alındığında ''Tanrı'nın dişi ruhu, dişi ruhun güç kaynağından başka birşey değildir.''

  Başka Bizans kiliselerinde olduğu gibi Ayasofya'nın da içinin dört kısmı dört ana yönü simgelemektedir. Bu anlamda mabedin içi evrendir. Mihrab doğuda yer alan cennettir. Tapınakların imparatorluk kapıları aynı zamanda ''Cennet kapısı'' olarak adlandırılmıştır.



  Ayasofya'nın Kral kapısının üstünde, İsa'nın Apollo'nunkine benzetilen tahtının altındaki bronz plakada açık bir kitap rölyefi bulunur.Oğlu simgeleyen bu kitabın üstünde şu satırlar yazılıdır : 


''Tanrı bana,sen koyunların olduğu yerin kapısısın dedi; her kim benim aracılığımla içeri girerse, orada gerçek merayı bulacak ve kurtulacaktır.''                              


  Ayasofya'nın  imparator girişine mahsus cephesinde 7+5+9 olmak üzere 21 kapı bulunmaktadır.Yirmi bir'in gelişmişliğin ve yetkinliğin sayısı olduğuna inanılmıştır.O devrin İstanbul'unu kuşatan kara ve deniz sularında, manevi koruyuculuğu sağlaması için de 21 kapı açılmıştır.

  Eski Akdeniz ve Avrupa uygarlıklarının mezar yapılarının kubbe ile örtülmesi geleneğini yeniden canlandıran ve günümüze kadar aktaran, aslında Roma İmparatorluğu olmuştur.

 Ayasofya'nın görkemli kubbesinin pandatiflerini süsleyen kanat resimleri ''serofim''ler ,Sofya'nın oğlunun (Hristos) güvercin kılığında İsa'nın bedenine inerken kullandığı kanatları sembolize etmektedir.







    Resimler şahsıma aittir. Orjinaldir. ©
    
    Yazılar Murat İrfan Ağcabay'ın İstanbul'un Kadim Sırları adlı kitabından alıntıdır. Daha fazla bilgi edinmek için kitabı satın almanızı öneririm.  


  Bu konuyla ilgili yazılarım inşallah zaman ve koşullarım elverdiğince başka kaynaklarla da pekiştirilerek devam edecektir.





                                                                                                                                                                      

Yorumlar

Popüler Yayınlar