ÖZET

  Yaşım daha küçük rakamlara sahipken hayatta herşeyi elde edebileceğimi düşünürdüm.
Ne kadar da safmışım.
Çok hırslıydım, rüzgar hep yelkenlimin arkasından esiyordu.Her şey benden yanaydı, etrafımdaki herkes beni destekliyordu, onların umudu olmuştum başarılarımla.
Çok zekidim, çok güzeldim, harika bir karakterim vardı.
Onların yapamadıklarını gerçekleştirebilecek güçteydim onlara göre.
  Zaman geçti ve hayatı çok hafife aldığımı gördüm.
Hayatın çarkları arasında ezilmemek için çaba sarfediyordum artık.
Merdivenin en tepesine tırmanmak değildi amacım yalnızca hayatta ve ayakta kalmaya çalışıyordum.
Diğer tüm insanlar gibi olmuştum.İşin gerçeği belki de en baştan tüm diğer insanlar gibiydim.Ama bakış açım farklıydı.Kendimi başka bir konumda görmüştüm çünkü kendimi şimdiki gibi gerçekçi değerlendirebilecek bir içgörüye sahip değildim.
  Yirmidokuz yaşındayım, kendime hernekadar bunu itiraf edemesem de.İnsan ömrünü ortalama doksan yıl sayarsak ilk bir bölü üçlük kısmını bitirmekteyim.Ve ister istemez özeleştiri yapma aşamasındayım ilk gençliğimi nasıl geçirdim ,neler yaptım.Bu süreçte anlıyorum ki insanın kendi kendisini yargılaması yargılamaların en çetiniymiş.Kaçacak hiçbir yer yok, sığınacak hiçbir bahane yok.Keşkilere de yer yok, keşkiler ancak daha çok can yakar.
  Bazen diyorum kariyerimle ilgili hayatım zora girdiği zaman, sınava gittiğim şehirdeki beşyıldızlı otel odasının penceresinden kendimi boşluğa bıraksaydım herşey daha kolay olur muydu. Ama hemen bu düşünceyi kafamdan savuşturuyorum. Çünkü içimde Rabb'imin sevgisi, Allah korkusu var. Ve bir sinema filminden duyduğum replik aklıma geliyor : 'İnançlıysan eğer asla yalnız değilsindir.'.Para, pul, kariyer, tanınmışlık, imaj, aile,tanıdıklar, arkadaşlar, dostlar, aşklar  hepsi gittikten sonra elde tek bir şey kalıyor inanç. Ve insanı ayakta tutuyor sonraki zorlu hayat sınavına kadar.

Yorumlar

Popüler Yayınlar